Forumtagram Genel Forum Sitesine Hoş geldiniz!

Foruma Üye Olmadan, Konu açamaz, Yorum yapamaz ve Üyelerimizle Etkileşimde Bulunamazsınız. :)

Üye Ol!

Amr bin Ubeyd’in Efsane Yorumu

R5

Katılım
16 gün
Mesajlar
65
Tepkime puanı
29
Konum
Tanrı Krallığı
Mutezili ( Kur’an ehli) İslam alimi Amr bin Ubeyd’in (müslüman alim-sunni, şii değil) mecazi anlamda kullanılan el kesme konusuna fiziksel anlam vererek olayı cinayet törenine çevirerek saptıranlara efsanevi bir cevap vererek ayete yapılan anlam kaydırdırması yapıldığı taa Abbasi döneminde ortaya koymuş.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini ayarlamak üzere izninize ihtiyacımız olacak.
Daha ayrıntılı bilgi için çerezler sayfamıza bakın.


Mecazi anlamda kullanılan bir ifadeyi doğru anlamak yerine düz mantık okuyunca işte bu İslam aleminin yaşadığı felaketler çıkıyor. Sonra da müslüman geçinenlerin rezillikleri yüzünden, güzel İslam dini dünya da kötü, kan döken bir din olarak tanınıyor.
 
“Hırsız erkek ile hırsız kadının irtikâb ettikleri suça bir karşılık ve Allah tarafından insanlara ibret verici bir ukubet olmak üzere ellerini kesiniz. Allah azîz ve hakimdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.) (Maide, 5/38)
mealindeki ayette “yed = el” kelimesini mecaz olarak anlamayı gerektiren hiç bir delil yoktur. Bilakis, bunu hakikat olarak anlamak zorunluluğu vardır: Çünkü;

1) Her şeyden önce ayetin ifadesini mecaza hamletmeye tahammülü yoktur. Çünkü bu cezanın verilmesi: “insanlara ibret verici bir ukubet olmak üzere ellerini kesiniz” ifadesiyle belirtilmiştir. Elin kesilmesi dışında -bu işi akıllarınca hafifletmeye çalışanların istedikleri gibi- herhangi bir ceza kabul edilirse, bu ifadenin ağırlığına uygun düşmez. “NEKAL=insanlara ibret olacak bir ceza…!”, Eli kesmenin dışında bir cezanın adı olamaz.

2) İslam alimlerinin ittifakıyla, hükümlerle ilgili ayetler, her zaman “muhkem = açık” ifadelere sahiptir. Burada “El”in mecaz olarak yorumlanması, ittifakla kabul edilen bu ilmi kurala ters düşmektedir.

3) Hz. Peygamber bu ayette yer alan “YED = El” sözcüğünü hakikat olarak anlamış ve hırsızın elini kesmiştir.

Keşke şimdide bunu tecavüzcülere uygulasalar. Herhalde onlarada mecazen demek saçma olurdu. Bu cezalar uygulanmalı ki caydırıcı olsun.
 
“Hırsız erkek ile hırsız kadının irtikâb ettikleri suça bir karşılık ve Allah tarafından insanlara ibret verici bir ukubet olmak üzere ellerini kesiniz. Allah azîz ve hakimdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.) (Maide, 5/38)
mealindeki ayette “yed = el” kelimesini mecaz olarak anlamayı gerektiren hiç bir delil yoktur. Bilakis, bunu hakikat olarak anlamak zorunluluğu vardır: Çünkü;

1) Her şeyden önce ayetin ifadesini mecaza hamletmeye tahammülü yoktur. Çünkü bu cezanın verilmesi: “insanlara ibret verici bir ukubet olmak üzere ellerini kesiniz” ifadesiyle belirtilmiştir. Elin kesilmesi dışında -bu işi akıllarınca hafifletmeye çalışanların istedikleri gibi- herhangi bir ceza kabul edilirse, bu ifadenin ağırlığına uygun düşmez. “NEKAL=insanlara ibret olacak bir ceza…!”, Eli kesmenin dışında bir cezanın adı olamaz.

2) İslam alimlerinin ittifakıyla, hükümlerle ilgili ayetler, her zaman “muhkem = açık” ifadelere sahiptir. Burada “El”in mecaz olarak yorumlanması, ittifakla kabul edilen bu ilmi kurala ters düşmektedir.

3) Hz. Peygamber bu ayette yer alan “YED = El” sözcüğünü hakikat olarak anlamış ve hırsızın elini kesmiştir.

Keşke şimdide bunu tecavüzcülere uygulasalar. Herhalde onlarada mecazen demek saçma olurdu. Bu cezalar uygulanmalı ki caydırıcı olsun.
Mesaj Çevirisinde bu ayetle ilgili şöyle ayrıntılı ilmi bir açıklama var. :)

Ayette "kesin" diye çevirdiğimiz kelimenin benzer formu olan "QaTaA'" Kuran'da 19 ayette geçer. 5:38 ayetinin dışındaki yerlerin hemen hepsinde "ilişkiyi kesme" veya "son verme" gibi fiziksel olmayan veya mecazi anlamlarda kullanılır (2:27; 3:127; 6:45; 7:72; 8:7; 9:121; 10:27; 11:81; 13:4; 15:65; 15:66; 13:25; 22:15; 27:32; 29:29; 56:33; 59:5; 69:46). Bunlardan sadece 13:4'teki kullanımı fiziksel anlamda olup 69:46 ise tartışmalıdır.

Sözkonusu kelimenin bir başka formu olan QaTTaA' ise Kuran'da 17 kez geçer. Bu şeddeli form, hem fiziksel olarak kesip atmak (5:33; 7:124; 20:71; 26:49; 13:31) hem mecazen ilişkiyi kesmek (2:166; 6:94; 7:160; 7:167; 9:110; 47:15; 47:22; 21:93; 22:19; 23:53) ve hem de fiziksel olarak kesip yarma/çizme anlamında kullanılır (12:31; 12:50).

12:31 ayetinde Yusuf peygamberin yakışıklığına hayran kalarak heyecanlanan kadınların meyve bıçağıyla "ellerini kestiği" anlatılır. Kuşkusuz, kadınlar ellerini kesip koparmadılar. 5:38 ayeti ile 12:31 ayeti arasındaki anlam ilişkisi, matematiksel ilişkiyle de destekleniyor gibi. "El kesme" ifadesinin geçtiği her iki ayetin sure ve ayet numaralarını topladığımızda her ikisinden de 43 rakamını elde ederiz. Bu matematiksel ilişki, 19 koduyla da desteklenir. 12:31 ayetinden tam 19 ayet sonra "el kesme" ifadesine bir kez daha rastlıyoruz. Bu matematiksel ilişkileri bir delil olarak değil, sadece ilginç bir gözlem olarak sunuyoruz.

Böylece, hırsızların ellerinin kesilmesini emreden ayeti, (1) ellerinin kesilip koparılması, veya (2) ellerinin çizilerek ve yarılarak kesilmesi, veya (3) mecazi anlamda, yani hırsızlıkla ilişkilerini kesecek önlemlerin alınması gibi üç değişik biçimde anlamak mümkün. Bu seçeneklerden birini veya suçun ağırlık derecesine göre kombinesyonunu tercih etmek topluma kalmıştır. (Bak: 7:52).

Hırsızlık olayını sadece bireysel bir suç olarak kabul etmek doğru olmaz. Aile yapısı, toplum normları, sosyal kurum ve değerleri de bu suçun işlenmesinden sorumludur. Aile bağlarının güçlü, sosyal yardımlaşmanın yaygın, gösteriş ve savurganlığın az olduğu bir toplum hırsızlık olayını minimuma indirebilir. Kuran'ın öngürdüğü cezalar böyle bir toplumda caydırıcı olur.
 
Ayette geçen “faktaû eydiyehuma” cümlesi tefsircilerin çoğu tarafından “ellerini kesin” şeklinde tercüme edilmiş olsa da bu ifadeyi “yetkilerini ellerinden alın” şeklinde yorumlamak daha doğru olur. Çünkü “faktaû” emri ile birlikte kullanılan “yed” kelimesi Bakara 2/87, 253. Ayetlerinde ve daha birçok yerde “güç” ve Maide 4/64, Fetih 48/10 ayetlerinde ise “kuvvet/yetki” olarak kullanılmıştır. “Kataa” kelimesi Kuran’da 19 yerde geçer. Bu ayetin dışında geçtiği yerlerin (Ra’d, 13/4 “kıt’a/ada” ve Hakka, 69/47 “koparmak, kesmek” hariç) hemen tamamında “ilişkiyi kesme” veya “son verme” gibi fiziksel olmayan ya da mecazi anlamlarda kullanılmıştır. Söz konusu kelimenin bir başka formu olan “kattaa” kelimesi ise Kuran’da 17 kez geçer. Geçtiği yerlerin beşinde fiziksel olarak kesip atmak, on yerde mecazen ilişkiyi kesmek ve diğer iki yerde ise fiziksel olarak yarma/çizme anlamında kullanılmıştır. Bu iki kelimeye; bir cümle içerisinde bir arada kullanıldığında ve bu ayet bir sonraki -tevbe kapısının açık olduğunu bildiren- ayetle siyak-sibak ilişkisi kurulduğunda “yetkilerini ellerinden alın” anlamını vermek daha uygun düşer. Zira kesilen eller tevbe ile geri gelmeyeceğine göre bu durumda tevbenin bir anlamı kalmamış olur. Zina edene yüz sopa cezası uygulayan bir din, hırsızlık yapana elinin kesilmesi gibi geri dönüşü olmayan bir ceza verir mi? Üstelik tevbe ile telafisi mümkün olan bir suça karşı, böyle bir uygulamaya müsaade eder mi? El gibi önemli bir uzvun kesilmesi ne demek, düşünebiliyor musunuz? “Elleri kesilen kişi bekarsa evlenemeyecek ya da çok zor şartlarda izdivaç gerçekleştirecek, ölünceye kadar başkalarına muhtaç yaşayacak, kendi özel ihtiyaçlarını dahi göremeyecek, evli ise eşinin ve çocuklarının nafakasını temin etmekte zorlanacak. Merhamet edenlerin en merhamet edeni olan Allah’ın böyle bir ceza verebileceğini aklınız, mantığınız alıyor mu?
 
Ayette geçen “faktaû eydiyehuma” cümlesi tefsircilerin çoğu tarafından “ellerini kesin” şeklinde tercüme edilmiş olsa da bu ifadeyi “yetkilerini ellerinden alın” şeklinde yorumlamak daha doğru olur. Çünkü “faktaû” emri ile birlikte kullanılan “yed” kelimesi Bakara 2/87, 253. Ayetlerinde ve daha birçok yerde “güç” ve Maide 4/64, Fetih 48/10 ayetlerinde ise “kuvvet/yetki” olarak kullanılmıştır. “Kataa” kelimesi Kuran’da 19 yerde geçer. Bu ayetin dışında geçtiği yerlerin (Ra’d, 13/4 “kıt’a/ada” ve Hakka, 69/47 “koparmak, kesmek” hariç) hemen tamamında “ilişkiyi kesme” veya “son verme” gibi fiziksel olmayan ya da mecazi anlamlarda kullanılmıştır. Söz konusu kelimenin bir başka formu olan “kattaa” kelimesi ise Kuran’da 17 kez geçer. Geçtiği yerlerin beşinde fiziksel olarak kesip atmak, on yerde mecazen ilişkiyi kesmek ve diğer iki yerde ise fiziksel olarak yarma/çizme anlamında kullanılmıştır. Bu iki kelimeye; bir cümle içerisinde bir arada kullanıldığında ve bu ayet bir sonraki -tevbe kapısının açık olduğunu bildiren- ayetle siyak-sibak ilişkisi kurulduğunda “yetkilerini ellerinden alın” anlamını vermek daha uygun düşer. Zira kesilen eller tevbe ile geri gelmeyeceğine göre bu durumda tevbenin bir anlamı kalmamış olur. Zina edene yüz sopa cezası uygulayan bir din, hırsızlık yapana elinin kesilmesi gibi geri dönüşü olmayan bir ceza verir mi? Üstelik tevbe ile telafisi mümkün olan bir suça karşı, böyle bir uygulamaya müsaade eder mi? El gibi önemli bir uzvun kesilmesi ne demek, düşünebiliyor musunuz? “Elleri kesilen kişi bekarsa evlenemeyecek ya da çok zor şartlarda izdivaç gerçekleştirecek, ölünceye kadar başkalarına muhtaç yaşayacak, kendi özel ihtiyaçlarını dahi göremeyecek, evli ise eşinin ve çocuklarının nafakasını temin etmekte zorlanacak. Merhamet edenlerin en merhamet edeni olan Allah’ın böyle bir ceza verebileceğini aklınız, mantığınız alıyor mu?
Başka yerden kopyala yapıştır yapacağına kendin neden yazmıyorsun? :D
 
Seninle biz bu konularda tersiz o yüzden uzatmayacam. Meyve bıçağıyla elin kesilmesiyle, Allah'ın ellerini kesin! arasındaki farkı anlamayana ne diyecem. Herkes bildiği yoldan gitsin herkes özgür.
 
Aslında burada bir sorun var sorun şu .. Başlık yorumu olarak aktarılıyor tamam güzel..

Ben diyorum ki eğer mevcut inanç sistemi içinde yani bizim ülkemizin inancı belli sünni bir toplum olarak geçiyor her ne kadar meshep olsada çoğunluk baz alınıyor.. @R5 saygı duyuyorum konularına fikirlerine ama fikirlerine senin bir fikrin yok ki? Sen mevcut insanların inanmış kabul ettiği bir inanç şeklini eleştiriyorsun.. Ama kendi inandığın her' neyse o onu savunmuyorsun.. Sen neye inanıyorsun? Nasıl inanıyorsun? Eğer sana uygun değil bunlar ters ve yanlış ise senin doğru olanı sunman anlatman güzelce açıklaman lazım değil mi? Biz gibileri veya senin tersin gibileri kendi inancına ortak etmen lazım değil mi? Bütün konu ve görüşlerin inananlar üzerine reddiye gibi başka sitelerden çekme kendi el yazı fikrinde değil hani ..

@R5 neye kime nasıl inanıyor ?
 
Ben mi yazdım dedim? ben yorumumu sonda yazdım zaten. Sapık hocalarla işim yok en son yorumumu yaptım. Meyve bıçağıyla Allahın kesin emrine karşı bin tane saçmalık yazılmış. Mantık yürütürsek, ben dalgınlıkla vs meyve soyarken yanlışlıkla elimi kesiyorum. Ama birisi kesin olarak ellerini kesin! dediğinde bu el kesiliyor. Arada çok fark var yani. Siyaset ve din bu arkadaşın kışkırtması hep yapıyor yazmayacam diyorum yine yazıyorum. Bu son olsun. :D
 
Ben mi yazdım dedim? ben yorumumu sonda yazdım zaten. Sapık hocalarla işim yok en son yorumumu yaptım. Meyve bıçağıyla Allahın kesin emrine karşı bin tane saçmalık yazılmış. Mantık yürütürsek, ben dalgınlıkla vs meyve soyarken yanlışlıkla elimi kesiyorum. Ama birisi kesin olarak ellerini kesin! dediğinde bu el kesiliyor. Arada çok fark var yani. Siyaset ve din bu arkadaşın kışkırtması hep yapıyor yazmayacam diyorum yine yazıyorum. Bu son olsun. :D
Sen boşuna hafız oldun .. Bilmediğin konuların içinede girme lütfen tembellll
 
Charismax sen çok yanlış anlamışsın benim açtığım konuları. Benim kimseyi benim gibi inansın diye bir amacım yok ki.. :)
İsteyen istediği gibi inansın ne alakası var.. :)

Sadece aklınızı kullanın ve Kur’an üzerine düşünün bu yeter.. ^^
 
Charismax sen çok yanlış anlamışsın benim açtığım konuları. Benim kimseyi benim gibi inansın diye bir amacım yok ki.. :)
İsteyen istediği gibi inansın ne alakası var.. :)

Yahu seni tanıyoruz ben sadece bu konu için demiyorum.. Demek istediğim şu .. O yanlış bu yanlış diyorsun hep bütün forumlarda mevcut bu tür konuların var zaten zamanında da çok yorum girdik.. Ben diyorum ki; Bir kiraz ağacı var bunun meyvesini her sene insanlar yiyor.. Sende her sene aynı insanlara aynı ağaç üzerinden yorum yapıyorsun onun kökü toprağa değmiyor ip var havada ' gibi gibi bir düşünceni söylüyorsun... Millette sana diyor ki e yani? Anlamadın ..
 
Ben mi yazdım dedim? ben yorumumu sonda yazdım zaten. Sapık hocalarla işim yok en son yorumumu yaptım. Meyve bıçağıyla Allahın kesin emrine karşı bin tane saçmalık yazılmış. Mantık yürütürsek, ben dalgınlıkla vs meyve soyarken yanlışlıkla elimi kesiyorum. Ama birisi kesin olarak ellerini kesin! dediğinde bu el kesiliyor. Arada çok fark var yani. Siyaset ve din bu arkadaşın kışkırtması hep yapıyor yazmayacam diyorum yine yazıyorum. Bu son olsun. :D
Coolumsu konuları başka konulara benzemez. Ayrı bir çekiciliği vardır, ne kadar yazmayacam desen de gün sonunda kendini o konuların birinde bulursun ;)

“hep yazmayacam diyorum yine yazıyorum.” ^^
Teşekkür ederim Destina bu youmunu saklayacağım.. :)
 
Coolumsu konuları başka konulara benzemez. Ayrı bir çekiciliği vardır, ne kadar yazmayacam desen de gün sonunda kendini o konuların birinde bulursun ;)
Sen dini konular dışında aç yazmam. İnsanları hassas değerlerinden vurup kendini övme boşuna. Bu konularda hassas olan herkes yazar yazdıda. Bu kafayı geç amaç zaten ters psikoloji herkese yaptın her forumda, insanlar bu kafayı iyi biliyor yani.
 
Ben seninle bir sefer olur bu konuları tartışır uzunca bitiririm aslında'da şu zamanlarda o donanım bende yok.. Ayetlere mecazen tanımlaması yaptığın için seninle arsa konuşulmaz kaçıncı kattan istersin mevzusu konuşulur :D

Yalnız gözünü seveyim sonradan mesajlarını düzenleyip ekleme yapma :haha:

Ben gittim bu konudan.. Hakaret içermesinde fikrin senin zikrin senin ..
 
Gerçekten hafızsa tebrik ederim yani, çok kıymetli bir şey..
Helal olsun.. :)
Ben 1 ay araba kullanmayayım acemi oluyorum .. Pratik yapmadığın her'şey biter zamanla zayıflar.. Karıştırma şimdi oraları..
Ben bu konuya yazmıycaktım dimi gidiyorum.. Jddj
 
Geri
Üst Alt