Forumtagram Genel Forum Sitesine Hoş geldiniz!

Foruma Üye Olmadan, Konu açamaz, Yorum yapamaz ve Üyelerimizle Etkileşimde Bulunamazsınız. :)

Üye Ol!

İnsan Hayatında Dünyevi ve Manevi Unsurlar

Katılım
26 gün
Mesajlar
518
Tepkime puanı
590
Konum
Aksaray
Varlık âleminin maddî ve manevî olmak üzere iki yönü vardır. İslam kültüründe birçok maddî yönlerin benzeri manevî yönler de vardır.

Kur’an-ı Kerim yiyeceklerimizden giyeceklerimize kadar yaşantının iki boyutunu dikkate alarak nasıl yaşamamız gerektiğini açıklamıştır. Öyle ki her alanda insanların saadetini isteyen Yüce Yaratıcı insanı irşat etmek ve doğu yola ulaştırmak için bütün yönlerinde insana emirler vermiştir. Örneğin maddî gıdalar denilen zahirî hayatta tükettiğimiz yiyecekler olup manevî gıdalar da insanın ruhuna hitap eden durumlardır.

a) Dünyevî yiyecek: Pak ve temiz olan yiyeceklerden yiyin. Temiz şeylerden yiyin İmam Sadık (as) bir hadisinde bu ayetin tefsiri hakkında şöyle buyurmuştur: “pak yiyecekten kasıt helal olmasıdır.” Yiyeceklerde iki unsur unutulmamalıdır. Birincisi pak oluşu diğeri de helal oluşudur.



Manevî yiyecek: İnsan yemeğine dikkat etmelidir, nasıl yaratıldığına ve nereden geldiğine dikkat etmelidir. İnsan, yediğine bir baksın.” Yiyecek ilahî bir nimet olduğu için insan ne yediğini düşünmelidir. Düşünülmeden yenilen yiyecek hayvanın işidir.

İmam Bâkır (as) şöyle buyuruyor: ilmine baksın yani neyi öğrendiğine baksın.

b) Dünyevî ve zahirî giysi: sizi sıcaktan koruyacak giysiler insanları sıcaktan ve soğuktan koruyacak giysiler yarattı. Bu ayet insanın zahirî giysilerine işaret etmektedir.

Araf suresinin 26. ayetinde de şöyle buyurmaktadır:



Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örten ve süs olarak kullanılan elbise indirdik.”



Manevî giysi: Bu takva elbisesidir. Bu elbise insan için en iyi ve hayırlı elbisedir. Takva elbisesi ise, işte o daha iyidir.” Bu elbise insanları haramlardan koruyan, insanları Allah’a yönlendiren elbisedir. Takva elbisesinin olmaması insanın haramlara ve günahlara bulaşacağı anlamına gelir. Takvanın elbiseye benzetilmesi konunun anlaşılması için en doğru ifadedir. Çünkü elbise insanı sıcaktan ve soğuktan koruduğu gibi takvada insanı haramlardan korur.



c) Dünyevî süs. Mescitler ve camilere giderken süslenmeli, güzel kokular sürmeli ve güzel elbiseler giyilmelidir. Allah (cc) A’raf suresi 31. Ayette buyurdu:



“Her mescitte süslerinizi üzerinize alın.”



İmam Hasan (a.s) namaz için kalktığı zaman en güzel elbiselerini giyinirdi. İmam’a, "Niçin en güzel elbiseni giyiniyorsun?" Diye sordular. İmam, "Allah güzeldir ve güzelliği de sever..." dedi, sonra bu ayeti okudu ve "Allah en güzel elbisemi giyinmemi seviyor." dedi.



Manevî süs. Fakat Allah, imanı size sevdirdi ve onu gönüllerinizde güzel gösterdi.” İnsan ibadet mekânlarına giderken zahiri süs olan güzel koku vs gibi şeylerden faydalanmalıdır. Yüce yaratıcı insana imanı bahşettiği için iman ile onu her türlü aksi durumlardan korumak istemiş ve insanın gönlünü kendi evi karar kılmıştır. Bu yüzden bazı hadislerde insanın iman ehli olup olmadığı konusunda kişinin mümin insanları sevip sevmediği ve hayır üzere olup olmadığı kıstası konulmuştur. Yine Usul-u Kâfî’de geçen bir hadiste imandan kastın İmam Ali’nin (as) sevgisi olduğu ve muhabbeti olduğu vurgulanmıştır.





d) Dünyevî yolculuk: Eğer yolculukta olur bu seferden kasıt dünyevî sefer ve yolculuktur. Ayetin devamında eğer kâtip bulamazsanız teminat alın. Dünyevî işlerde insanın verdiği borcun veya emaneti sağlama alabilmesi için teminat alma hakkı vardır.



Manevî yolculuk: Ey insan! Rabbine varıncaya kadar sürekli didinip çaba göstereceksin ve sonunda O'na kavuşacaksın. İnsan Allah’a kavuşma yolunda sayısız tehlikeler ile karşı karşıyadır. Allah’a kulluk için devamlı çaba ve zahmet içinde olmalıdır.





e) Dünyevî rızık: sizin için rızk olarak çeşitli meyveler çıkaran O’dur.” İnsanların faydalandığı nimetlerin tamamı ilahi nimetlerdir. İmam Hasan Askerî (as) bir hadisinde şöyle buyuruyor:



Yüce yaratıcı siz yaratılanların rızkını yerden biten şeylerde karar kıldı.”

Manevî rızık: “hac amelini, Kâbe ziyaretini bana nasip et.” Allah’ın evinin ziyareti manevî bir nimet ve lütuftur. İnsanın farz görevlerinden bir tanesi de hac farizasıdır. Bu görevi yerine getirmek için de ilahi lütuf gereklidir. İmam Sadık (as) hac konusunda bir hadiste şöyle buyurmuştur:

“Hacca giden kefili Allah’tır, eğer onu öldürmezse (ölmez) ailesine yetiştirir ve eğer öldürürse (ölür) onu cennete götürür.”



f) “Dünyevî tatlılık” maddî tatlılıktır. Dünya malının tatlılığıdır. İnsan Allah’ın nasip ettiği dünya malından doğru şekilde faydalanmalıdır. Eğer insan kendine hâkim olmaz ve dünya malını doğru kullanmazsa tatlılık acılığa dönüşebilir.

Manevî tatlılık “imanın hazzı ve tadı” Allah’ın sevgisidir. Müminlerin emiri Ali’nin (as) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:


İlahî emirleri yerine getirmede sabırlı olun ve nefislerinizi günahlardan koruyun ki imanın tadını ve lezzetini alabilesininiz.”[19] Hadisten de anlaşıldığı üzere imanın hazzı ve lezzeti nefsi günahlardan korumakta ve ilahi vazifelere sabır göstermekte gizlidir.

g) Maddî mükâfat: Ağaçların altından ırmak akan bağlar.” Bu tabir Kur’an-ı Kerim’de 27 defa zikredilmiştir. Kur’an insanların dünyada yaptıkları iyi işlerin karşılığı olan bazı nimetlerden bahsederken cennetin maddi nimetlerini konu etmektedir. Bu nimetler, bağlar, meyveler, ırmaklar, saraylar ve pak eşler gibi nimetlerdir.



Manevî mükâfat: Allah’ın hoşnutluğu ise, (bundan) daha büyüktür.” Bu ayetin başlangıcından itibaren müminlere verilen nimetlerden bahsedilmektedir, ancak bu nimetler arasında en önemli nimet Allah’ın rızası olduğu geçmekte olup en büyük kazanımında Allah’ın rızası olduğu belirtilmiştir.



h) Dünyevî (fizikî) baba: Babaya (Âdem Peygamber'e) ve ondan meydana gelen (imanlı) çocuklara yemin ederim,” Beled suresi Mekke’de inmiş ve yemin ile başlamıştır. İnsanın zahmetlerle dolu dünya hayatına işaret etmektedir. Bazı tefsircilere göre baba ve evlattan kastın Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail (as) olduğu söylenmiştir. Ancak Mecmeu’l-Beyan tefsirinde baba ve oğuldan kastın Hz. Âdem (as) ve onun soyundan gelen evliya olduğu söylenmiştir. görüşüne göre de;



Manevî babalık: “Ben ve Ali bu ümmetin babalarıyız.” İnsanın fizikî ve zahirî babası olduğu gibi manevî babası da vardır. Allah Resulü (saa) ümmetin manevî babasının kendisi ve İmam Ali (as) olduğunu vurgulamıştır. İnsanların hidayeti için gönderilen ilahî elçi peygamber İslam ümmetini her şekilde dâhilî ve haricî bütün fitnelerden olumsuzluklardan koruduğu gibi bütün manevî olumsuzluk açık düşman olan şeytandan da korumaya çalışmıştır. Kendisinden sonra da her yönüyle mükemmel olan peygamberin getirdiği dini koruyabilecek insanları olumsuzluklardan uzaklaştırabilecek yegâne şahsiyet olan İmam Ali’yi (as) seçmiştir.

i) Dünyevî hicret: hicret edenler Vatanlarından hicret eden müminler. İslam mücadelesiz bir inanç ve akide değildir. İlk Müslümanlar İslam’ı kabul ettiklerinde ya hicret ehli, ya cihad veya cihad edenlerin destekçileri idiler.



Manevî hicret: Kötülüklerden tamamen uzaklaş.” Hicretin diğer bir tarafı da kötülüklerden ve günahlardan iyilikler doğrulara hicrettir. Müslüman biri nefsini hicret ederek ıslah etmelidir. Bir toplum önderi olacak kişilerde her türlü kötülüklerden uzaklaşmalı kendini eğitmeli nefsini de ıslah etmelidir. Kendi nefsini ıslah etmeyen başkalarını ıslah edemez.



j) Dünyevî fazilet: Allah'ın lütfundan (kendi payınızı) arayın.” Kur’an dilinde dünya malı ilahî bir lütuf sayılmaktadır. Bu yüzden namaz bittikten sonra ticaretinize gidin iması yapılmıştır. İnsanın ibadete olan isteği ve rağbeti kazanç elde etmekte daha fazla olmalıdır. İbadetten dolayı ticareti daha fazla uzatılmalıdır, çünkü ayet hemen devamında geçim sağlamak için işe ve ticarete dönmelerini vurguluyor.



Manevî fazilet: Bu, Allah'ın lütfudur; onu dilediğine verir.” Bu ayetten kasıt nübüvvet nimetidir. Peygamberlik görevini üslenmiş olan Rasulullah insanlara ilahî emirleri öğreterek onları tezkiye edecek, karanlıktan aydınlığa götürecek ve bu emirleri ileterek cehaletten aydınlığa çıkaracaktır.

k) Dünyevî Ticaret: Oysa Allah, alışverişi helal kılmış ve ribayı haram kılmıştır. Faizin (ribanın) normal bir alışveriş gibi gösterilmesi kişilerin düşünce ve algı seviyelerinin farklı olduğunu gösterir. Alışveriş ve ticaret helal bir iştir, ancak faiz haram dinen yasak olan ticaret ve işlerdendir. Alışveriş ve ticaret hayatın idamesi kişinin geçimini sağlaması için karlı bir çalışma şeklidir. Hadislerde faizin başka günahlara yol açtığı, faizi alan kişiyi ruhsal ve psikolojik sorunlara doğru götürdüğü belirtilmiştir.



Manevî Ticaret: Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? Allah'a ve Peygamber’ine iman eder, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz.” Manevî ticaret insanın kulluk içerisinde olup canının değeri olana karşı alışveriş içerisinde olmasıdır. Bu konuda İmam Ali (as) şöyle buyuruyor: “sizin değeriniz cennettir o zaman canınızı ucuza satmayın.” Yine bir hadisinde dünyayı kötüleyen birine “dünya evliyaların ticaret yeridir” buyurdu. İnsan her daim kazanç elde etme peşindedir, ancak manevi ticareti sadece müminler yapabilir ve Allah’ın vadettiği şeye ulaşabilir. Hz. Ali (as) başka bir hadisinde de şöyle buyuruyor: “Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu şiddetli azaptan kurtaran karlı ticaret benim.



l) Dünyevî üretim: Bizim gözetimimizde ve vahyimizle gemiyi yap.” Ayetten anlaşılan insanın her zaman çaba içerisinde olmasıdır. Çalışmak hadislerde emredildiği gibi ar vesilesi olmayıp peygamberlerin bile bir iş ve mesleğinin olduğu gözlemlenmektedir.

Manevî üretim: “yeni bir ilim” İmam Ali’nin (as) buyruklarında camiye gidip gelmelerin faydalarından birisi de yeni bilginin elde edilmesidir. Cami ibadet mekânı olduğu kadar ilim merkezidir. Aynı zamanda toplumun her kesiminin terbiye edildiği yerdir.



m) Dünyevî sigorta: Sadakalar, Allah tarafından belirlenen bir farz olarak, ancak fakirler, zavallılar Fakir başkasına el açmayan kişidir, ancak miskin fakirden daha düşkün olan başkalarına el açan ve dilenen kimsedir. Sadaka insanın Allah’a olan imanının göstergesidir. Bu ayette sadakadan kasıt zekâttır. Şartlar oluştuğu takdirde her Müslüman zekât vermek zorundadır.



Manevî sigorta: Sizin yanınıza olan tükenir; ama Allah'ın yanında olan kalıcıdır.”[38] Allah’tan başka her şey yok ve fanî olacaktır, bakî kalacak sadece O’dur. Maddî menfaatler her ne kadar büyük olursa olsun suyun üzerinde oluşan köpük gibidir ve yok olmaya mahkûmdur.

Yüce yaratıcı kudsî hadisinde şöyle buyuruyor: “la ilahe illellah kelimesi benim kalem’dir.”

Yine başka bir kudsî hadiste şöyle geçmektedir: “Ali’nin velayeti benim kalem’dir, herkim benim kalem’e girerse azabımdan kurtulur.”



n) Maddî (dünyevî) cimrilik: Allah’ın kişiye verdiği mal, ilim ve diğer nimetlerden Allah yolunda infak etmeyenlere denir. Elinde olan Allah’ın insana bahşettiği maldan ihsan etmeyenler cimridirler.



Manevî cimrilik: “cimri selam vermekte cimrilik eden kişidir.”[41] Allah Resulü’nün (saa) çocuklara bile selam verdiği nakledilmiştir. İmam Hüseyin (as) şöyle buyuruyor: “selamın yetmiş sevabı vardır, altmış dokuzu selamı verenin biri ise selamı alanındır.” Yine İmam Sadık (as) şöyle buyurmuştur: “selam veren Allah ve Resulüne daha yakındır.”

o) Dünyevî (maddî) hırsız: Hırsız erkek ve hırsız kadının ellerini, yaptıklarına bir karşılık ve Allah tarafından bir ceza olarak kesinİslam dini ve ilahi yasalarda hırsızlık yapan erkek ve kadın cezası elinin kesilmesidir. Kuranı Kerimde bazı yerlerde işlenen suça göre burada olduğu gibi önce erkek sonrada kadın zikredilmiştir, Ancak zina konusunda da önce kadın sonra da erkek zikredilmiştir.

Manevî hırsız: İmam Muhammed Bakır (as) namazlarında “Bismillahirrahmanirrahim”i söylemeyenler hakkında şöyle buyurdu: “Allah’ın kitabında olan en güzel ayeti çaldılar.”

Kur’an-ı Kerim’de dünya ve ahiret kelimesi 115 defa geçmekte olup gerçek müminin hem ahireti hem de dünyayı isteyen olduğu zikredilmiştir.

Onlardan bazısı da, "Rabbimiz bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennemin azabından koru." derler.”
 
Geri
Üst Alt