Genel Forum Site Forumtagram sitemiz sizler için en iyi kullanım kolaylığını sunmaktadır.

Paşa Ünvanı Verilen Tek Kadın

Katılım
8 ay 22 gün
Mesajlar
2,298
Tepkime puanı
2,432
Emine Valide Paşa
jovpQ7.png


Tarih kitaplarında sayfalar genelde büyük zaferlere, hükümdarların unvanlarına ve savaşların gidişatına ayrılır. Ama bazen bir kadının incinmiş kalbi, reddedilen bir bağış ya da başka bir ülkeye taşınan bir mezar taşı da tarihin hafızasında derin izler bırakır. İşte o izlerden biri, hatta belki de en zarifi: Emine Valide Paşa.

Bugün İstanbul Boğazı’nda, Bebek semtinden geçerken bir yalı görürsünüz. Artık kimsenin içinde yaşamadığı, ama ruhunun hâlâ o odalarda dolaştığı bir yalı… Adına sadece bir “hanım” denmiş olsa da, o kadın Osmanlı’nın “paşa” unvanı verdiği tek kadındı. Babası damat İlhami Paşa, annesi ise sultan Abdülmecid’in kızı Münire Sultan’dır. Gerçek adı Emine Necibe İlhami Hanımsultan. Fakat halk arasında daha çok Bebekli Emine Hanım olarak anıldı. Oysa o, bu basit hitapla anılacak biri değildi. Kökleri Osmanlı sarayına ve Kavalalı Hanedanı’na uzanıyordu; taşıdığı asil kimlik, yalnızca bir soy bağından ibaret değildi – tarihle ve diplomasiyle örülmüş bir ömürdü onunkisi. Tarihi kayıtlara göre kendisine paşa ünvanını II. Abdülhamid vermiştir.

İki saray arasında: Kahire ve İstanbul
jovziR.png


Mısır, İngiliz işgali altındayken Emine Hanım, Kavalalı soyundan gelen eşi Tevfik Paşa ile birlikte Kahire’ye taşındı. Eşi, Mısır Hidivi’ydi; yani bugünkü anlamda bir vali ya da prens. Mısır artık onun ikinci vatanıydı ama İstanbul’la olan gönül bağı hiç kopmadı. İngiltere’nin Mısır üzerindeki etkisi arttıkça içerideki huzursuzluk da derinleşti. Ve işte o dönemde, Emine Hanım devreye girdi. İstanbul’a bir mektup yazdı. İçeriğinde, Mısır’da çıkarıldığı iddia edilen “muzır şahıslar” yani zararlı kişilerin isimleri yer alıyordu. Belgeler, onun diplomasi sahnesinde sessiz ama etkin bir rol oynadığını gösteriyor.

I. Dünya Savaşı başladıktan sonra oğlu Abbas Hilmi Paşa ile birlikte İstanbul’a döndü.
jrMMXn.png

Savaş, sadece coğrafyaları değil, hanedanları da sürgün etti. Emine Hanım, Bebek’teki yalısına çekildi. Bu yalı, sadece eşinden kalan bir miras değil; onun için geçmişin, sadakatin ve anıların somut bir temsilcisiydi.

Cumhuriyet’in ilanından sonra, elindeki bu kıymetli yapıyı yeni kurulan devlete bağışlamak istedi. Lakin gönderilen resmi yazılarda kendisine “Valide Paşa” değil, sadece “Bebekli Emine Hanım” denildi. Bu kelime farkı, onun gözünde bir unvan meselesinden daha fazlasıydı. O kelime, geçmişe, kimliğe, emeğe ve hafızaya açılan bir saygı kapısıydı. Kapanınca, onun da gönül kapıları kapandı. Ve bağış fikrinden vazgeçti. Yalı, sonunda Mısır Hükûmeti’ne bağışlandı. Bugün hâlâ Mısır Konsolosluğu olarak kullanılıyor.

1931 yılında İstanbul’da vefat etti. Ama vasiyetinde şu yazıyordu: “Beni Mısır’a götürün.”

jrMDVZ.png


İsteği yerine getirildi. Cenazesi Kahire’ye taşındı. Sonrasında eşi Tevfik Paşa’nın yanına defnedildi. Hayatı nasıl iki başkent arasında geçtiyse, mezarı da iki ülke arasında bir hatıra köprüsü gibi kaldı. Mısır basınında onun hayırseverliğinden, özellikle yoksullar ve hastalar için yaptığı çalışmalardan söz edildi. İstanbul’da ise onu tanıyanlar ona “hayırseverlerin annesi” derdi.

Mısır, yüzeyden bakıldığında Batı’nın sömürüsünden en az zarar görmüş ülke gibi durabilir. Ama İngiltere’nin içeride bıraktığı izler hâlâ toplumun ruhunu kanatıyor.

jrMji2.png


Emine Valide Paşa’nın yaşamı da, işte o gölgeli tarihin içinden süzülüp gelen bir asalet hikâyesidir. Batı’nın sinsi nüfuzuna karşı, Osmanlı terbiyesiyle ve sadakatiyle dimdik duran bir kadın… Torunlarından biri onun için şöyle demişti:

“O bir devletin kız evladıydı. Ne unvan için yaşadı, ne intikam için döndü. Ama unvanı silinince, vefasını başka bir devlete sundu.”

Emine Valide Paşa, işte böyle bir kadındı. Ne tam Mısırlı, ne sadece Osmanlı… Ama iki köprünün tam ortasında, incelikle örülmüş bir sadakat hikâyesiydi.